Trump’ın zaferi ABD’deki birkaç kararsız eyaletteki seçmenin tercihine bağlı olacak. O seçmenlerin dünyanın yeni manzarası için oy verdiklerini pek de umursamıyor olması da siyasetin bir cilvesi. Son anketlere göre ABD’de kayıtlı seçmenlerin yüzde 49’u Trump’a, yüzde 45’i Biden’a oy vereceğini söylüyor. Ukrayna’ya Washington’ın askeri ve mali desteğini çeken bir Trump, Rusya’nın talepleri doğrultusunda bir anlaşmaya sıcak bakabilir. AB ile ittifak konusundaki gönülsüzlüğünü daha ileri götürerek mevcut kuruluşları baltalaması hem dünya siyasetinde hem de ticarette kapalı ve soyutlayıcı bir politika içine girmesine yol açabilir. Kimi kilit eyaletlerde yapılan önseçimlerde diğer Cumhuriyetçi adaylara fark atan Trump, skandallar, iddianameler, yasal zorluklara karşın yeni yönetimin pekâlâ başına geçebilir. Peki bu küresel siyaset açısından ne anlama geliyor?Rusya, Çin, İran gibi otokrat ülkeler için büyük fırsatlar içeren bu gelişme hem Türkiye hem de bölge açısından ciddi tehditlere gebe. ",. Bu hafta ABD federal temyiz mahkemesi, 2020 seçimlerinde Biden’ın zaferini engellemek için komplo kurmak ve görevde kalmak için sahtekârlık yapmakla suçlandığı davada Trump’ın dokunulmazlığı olmadığına ve yargılanabileceğine karar verdi. Ancak davayı Yüksek Mahkeme’ye taşımak isteyen Trump ve ekibi için yasal engelleri “erteleme stratejisi” halihazırda işe yarıyor görünüyor. Bu yıl kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerinin eski Başkan Donald Trump ile görevdeki Joe Biden arasında olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Bu ilk bakışta Trump’ın başkanlık hedefleri açısından bir geri adım olarak görülebilir. Trump NATO ve BM gibi kurumlara karşı olduğunu sıklıkla dile getirdi. ABD’nin içerideki demokratik kurumlarına saldırmayı hedefleyen bir Trump yönetimi, ABD’yi temel özgürlükler ve haklar konusunda içi boş, dışarıdaysa nüfuzu sınırlı bir rakibe çevirebilir. Trump’ın Tayvan konusunda Çin’le bir çeşit uzlaşıya gitmesi bölgedeki müttefiklerine desteğini çektiği mesajına neden olarak Japonya ve Güney Kore’nin Çin’den korunmak için nükleer silah edinmesinin önünü açabilir. Bu zaferin ardından Rusya’nın Moldova ya da Baltık ülkeleri gibi eski Sovyet topraklarına iştahı kabarabilir. Trump’ın zaferinden tüm belirsizliklere karşın belki de en büyük memnuniyeti Çin duyabilir. Trump başkanlığının ilk döneminde kendi vizyonunun çıkarları için baskıcı rejimlerle her türlü alışverişe gireceğini göstermişti. Trump ikinci döneminde bunu daha bilinçli, daha kararlı ve hazırlıklı bir politikayla yürütecektir. Trump’ın yabancı topraklarda asker bulundurma isteksizliği uzun vadede bölge için olumlu bir manzara sunsa da halihazırda Arap ülkelerinin İran ve İsrail ile olan iktidar çatışmaları Ortadoğu’yu onlarca yıl içinden çıkılmaz bir savaş bataklığına sürükleyebilir. Bu hem Türkiye hem de Avrupa’yı cüreti ve kini pekişmiş bir Rusya ile karşı karşıya bırakabilir. ABD baskısı ve kontrolü olmadan İsrail’in Filistin meselesinde barış görüşmelerine girme teşviki ortadan kalkabileceği gibi İran’la doğrudan sıcak bir yüzleşme bölgede geniş çaplı bir savaş riski yaratabilir. Trump farklı davalarda kendisine yöneltilen 91 suçlamadan mağduriyet çıkarmanın ve kendisini “şeytani bir sisteme karşı savaşan bir şövalye” gibi göstermenin seçmen gözünde karşılığını fark etmiş durumda.
Trump başkanlığının ilk döneminde kendi vizyonunun çıkarları için baskıcı rejimlerle her türlü alışverişe gireceğini göstermişti. ABD’nin içerideki demokratik kurumlarına saldırmayı hedefleyen bir Trump yönetimi, ABD’yi temel özgürlükler ve haklar konusunda içi boş, dışarıdaysa nüfuzu sınırlı bir rakibe çevirebilir. AB ile ittifak konusundaki gönülsüzlüğünü daha ileri götürerek mevcut kuruluşları baltalaması hem dünya siyasetinde hem de ticarette kapalı ve soyutlayıcı bir politika içine girmesine yol açabilir. Bu zaferin ardından Rusya’nın Moldova ya da Baltık ülkeleri gibi eski Sovyet topraklarına iştahı kabarabilir. Ancak davayı Yüksek Mahkeme’ye taşımak isteyen Trump ve ekibi için yasal engelleri “erteleme stratejisi” halihazırda işe yarıyor görünüyor. Son anketlere göre ABD’de kayıtlı seçmenlerin yüzde 49’u Trump’a, yüzde 45’i Biden’a oy vereceğini söylüyor. Peki bu küresel siyaset açısından ne anlama geliyor?Rusya, Çin, İran gibi otokrat ülkeler için büyük fırsatlar içeren bu gelişme hem Türkiye hem de bölge açısından ciddi tehditlere gebe. Bu yıl kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerinin eski Başkan Donald Trump ile görevdeki Joe Biden arasında olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Trump NATO ve BM gibi kurumlara karşı olduğunu sıklıkla dile getirdi. O seçmenlerin dünyanın yeni manzarası için oy verdiklerini pek de umursamıyor olması da siyasetin bir cilvesi. ",. Kimi kilit eyaletlerde yapılan önseçimlerde diğer Cumhuriyetçi adaylara fark atan Trump, skandallar, iddianameler, yasal zorluklara karşın yeni yönetimin pekâlâ başına geçebilir. Trump farklı davalarda kendisine yöneltilen 91 suçlamadan mağduriyet çıkarmanın ve kendisini “şeytani bir sisteme karşı savaşan bir şövalye” gibi göstermenin seçmen gözünde karşılığını fark etmiş durumda. Bu hem Türkiye hem de Avrupa’yı cüreti ve kini pekişmiş bir Rusya ile karşı karşıya bırakabilir. Trump’ın zaferinden tüm belirsizliklere karşın belki de en büyük memnuniyeti Çin duyabilir. Trump’ın zaferi ABD’deki birkaç kararsız eyaletteki seçmenin tercihine bağlı olacak. Trump ikinci döneminde bunu daha bilinçli, daha kararlı ve hazırlıklı bir politikayla yürütecektir. Trump’ın yabancı topraklarda asker bulundurma isteksizliği uzun vadede bölge için olumlu bir manzara sunsa da halihazırda Arap ülkelerinin İran ve İsrail ile olan iktidar çatışmaları Ortadoğu’yu onlarca yıl içinden çıkılmaz bir savaş bataklığına sürükleyebilir. Ukrayna’ya Washington’ın askeri ve mali desteğini çeken bir Trump, Rusya’nın talepleri doğrultusunda bir anlaşmaya sıcak bakabilir. Bu hafta ABD federal temyiz mahkemesi, 2020 seçimlerinde Biden’ın zaferini engellemek için komplo kurmak ve görevde kalmak için sahtekârlık yapmakla suçlandığı davada Trump’ın dokunulmazlığı olmadığına ve yargılanabileceğine karar verdi. Bu ilk bakışta Trump’ın başkanlık hedefleri açısından bir geri adım olarak görülebilir. Trump’ın Tayvan konusunda Çin’le bir çeşit uzlaşıya gitmesi bölgedeki müttefiklerine desteğini çektiği mesajına neden olarak Japonya ve Güney Kore’nin Çin’den korunmak için nükleer silah edinmesinin önünü açabilir. ABD baskısı ve kontrolü olmadan İsrail’in Filistin meselesinde barış görüşmelerine girme teşviki ortadan kalkabileceği gibi İran’la doğrudan sıcak bir yüzleşme bölgede geniş çaplı bir savaş riski yaratabilir.